Bana gitmekten bahsetme.
Hiçbir kapıyı usulca açma ve sakın sessizce kapatma.
Gürültüyle kapansınlar ardından.
Yer yerinden oynasın.
Hemen döneceğine yemin ettiğin bir ayin gibi uzaklarda bir dağın tepesinden eteklerine taşlar yuvarlansın.
Gözünü açtığın gibi yataktan kalkıp gittiğin sabahlar var.
Başının yastıktaki izi hızına ayak uyduramayıp oracıkta kalıyor.
Sıcaklığın içten içe yanan bir köz gibi parlamaya devam ediyor.
Çarşafa düşmüş birkaç tel saçın kıvrılıp bir soru işaretine dönüşüyor.
İşte o sabahlar sana gitme dersem, gerçekten gitme.
Dur.
Kapının eşiğine attığın ayağın havada kaldıysa dahi, dur.
Güneş bir kez olsun başka alemlere doğsun.
Gel, sarılalım. Yorganı üzerimize çekip içinde yok olalım.
Ya da giydiklerini tek tek çıkarıp askılarına geri as. Gel var olalım.
Avuç içlerin yeni bir atlas olsun. Kolların sırtımdaki kemiklerin bir parçası.
Çarşaflar havalanıp havalanıp her seferinde başka bir coğrafyaya konsun.
Öğütüldükçe havaya rayihalar salan şeylerin hepsiyle hemzemin olalım.
Korkunç bir rüyamı anlattığımda cevap verme. Uzanıp saçımdan öp. Öperken kokla. Koklarken okşa. Okşarken daha önce hiç duymadığım bir tonunda konuş şefkatin.
Sus sonra.
Kelimelerin yetmediği boşluklara kokun dolsun.
Bir dalganın bir kayada bir oyuk açarken gösterdiği sabırla konuşalım.
Çocukça hikayeler anlatırsam sana uyku vaktine yakın, bil ki korkuyorum.
Kendi içimdeki kasırgada yüzüne çarpan her sözcük yeryüzüne attığım bir kanca gibi gelip sana saplanıyorsa mesela.
Yastıkta beni bekleyen hafif uykularla aramızdaki mesafe durmadan artıyorsa.
İçimde incelen ipliklere düğümler at. Elini uzat. Serçe parmağım kafesinden kurtulsun.
Bildiğim şeylerin hepsinden şüpheyle, içimde yepyeni ve ılık bir dünya kurulsun.
Bana bitmekten bahsetme.
Tuvalet kağıtlarını, şampuanları, vişne sularını, dil peynirleri ve kornişon turşuları hep yedekli al.
Nar taneleri tabakta biterken kendilerinden birer tane daha doğursunlar.
Biten kitapları raflara zincirle. Filmler hep yeniden izleme mesafesinde dursun.
Her şey bir kasetin deliğine işaret parmağımı sokup çevirdiğimde geriye dönsün.
Mevsimdir geçer, bahar yine gelir deme.
Başucumdaki çekmecede her daim sıcak iklimlere iki uçak bileti olsun.
Uzun deyip anlatmadığın hikayeler kuş olup uçsun.
İtiraf edemediğin gençlik hataların balık bile olsalar, sularda boğulsun.
Ne vakit olursa olsun, bana gitmekten bahsettiğin an, dünya dursun.