17 Ocak 2013 Perşembe
Yaz meyveleri
Karakteri o kadar net yiyecekler var ki; şaşırtıyor insanı ama asla şaşmıyor.
Kereviz var mesela, karnabahar, lahana var. Elli metreden onları sevmeyen insanları tanırsınız. Onlar bana anneanne - dede sevgisi yaşamamış gibi gelirler. Bir kış günü, okul sonrası, yemek kokan bir evde onlarla beraber sofraya oturmamışlar gibi. Çocukluklarının albümünden bir fotoğraf kayıpmış gibi.
Dereotu var mesela. Onu seven bir insanın kötü olabileceğine inanmıyorum ben. Rakısının yanında illaki fava yemek isteyen bir insan, ne kadar hoyrat olabilir? Semt pazarlarına inip pembe domates arayan bir adam, olsa olsa şair olabilir ya da heykeltıraş. Ada üzümleri tezgahlara çıktı diye mutlu olan bir insan düşünün. Yolda giderken incir ağacı görünce arabasını kenara çeken birini. Çağlaların çıktığı gün işe gitmeyip bir ağaç altında tüm gün huzurla uyuyan. Çilek yetiştirip her sabah topladıklarının kokusunu yemeden önce derin derin içine çeken. Yazlıktaki bahçesine, tüm komşuları binbir çeşit gül dikerken, bunun çiçekleri daha güzel, deyip börülce diken. Kirazlardan küpe yapan bir insan her daim naif her daim kırılgan.
Vişne suyu seven insanın, kendine has bir dili var. Nar ayıklarken aklının yarısını kaybedenler ne kadar kibar. Kestane mevsimlerinde evinde soba yok diye üzülenler, hayat boyu çocuklar. Taze zeytinyağları çıktığında ekmek yemekten kilo alanlar asla yalnız kalmazlar. Hala erik ağaçlarında midesini bozanlara her mevsim bahar. Çekirdek yerken dudaklarını çatlatan insanlar, bir üzüntünün ne sığ ne de derin yerinde batarlar. Balla kaymakla kahvaltı edenlerin yanında insanın ömrü uzar. Sıcak pidenin üstüne tereyağı süren birini görünce benim içimdeki yaşama sevinci artar. Fırından ucu yenmiş ekmekle dönenler, can sıkıntısının ne olduğunu asla bilmeyecek çocuklar.
Sevgilisine gül yerine taze gül reçeli hediye eden bir arkadaşım var. Reçel kavanozunu okşar, biriyle beraber reçel yerken duygulanıp, ağlar. Her duygunun adını da tadını da bilir gibi geliyor bana böyle insanlar. Bir çiçeğe bakınca her yaprağıyla ayrı ayrı konuşur. Sanki her istavrit onunla dertleşir, gökteki her martı onunla kavga eder, küsüp barışır. Bizim üstüne basıp geçtiğimiz her şeyle, o, geçerken selamlaşır. Bana bakınca da aklımdan geçen her şeyi görür. Sustuğum ne varsa bilir. Tam gerektiği anda gelip sarılır. Canı bir gece vakti kazandibi çeker gibi sevse beni, diye düşünürüm bazen, bir ömür yeter.
Sanki içimizde biri diğerinden daha ince ve daha kalın yerler var. O incecik yerler en sevdiğimiz yiyeceklerin tatlarını, kokularını, yumuşaklıklarını muhafaza ediyorlar. Hepsini de güzel bir ana, bir anıya bazen birine bağlıyorlar. Karpuzla beraber çocukluk anıları, dondurmayla ilk aşklar peş peşe çıkıp geliyorlar. Yediğimiz her şeyin bir parçası kalbimize takılı kalıyor. Karamel kokuyor bazı zamanlar. Çürük gibi bazı acılar. Çiğnedikçe büyüyor ağzımızda bazı yıllar.
Beni yaz meyvelerinin yanında saklayınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)